arwen' in ilk günü :)

arwen' in ilk günü :)

15 Ağustos 2013

uyku uyku uyku

Uyku, bebeğimiz dünyaya geldikten sonra bir anda en önemli konu olmuştu bizim için. Bebeğin huzurla uyuması yeni anne için en büyük şans sanırım. Ne yazık ki ben bu şansa sahip olanlardan değildim.

İlk 45 gün boyunca minik koalamla salon, misafir odası kendi yatağım gibi pek çok yerde uyuduk. Uykularımızın çoğunda bebeğim üzerimde uyuduğu için salondaki kanepelerimiz  birincil uyku mekanımız haline gelmişti. Çünkü fosur fosur uyuduğunu düşündüğüm koalam ,kollarımdan bıraktığım anda içli içli ağlamaya başlıyordu. Anne yüreği gel de dayan bakalım :) Yeniden kucağıma alıp uyutmak için çaba sarf etmekten pes edince yavruşumun üzerimde uyuması fikrine kendimi alıştırdım.Uykuya daldığımda bebeğim kollarımın arasından kaymasın diye kollarımın altını yastıklarla destekledim. 2 aya yakın bu şekilde uyuduk. Akşam sekiz olunca karanlık bir odada sessiz sedasız bekledim uyuması için...Gece ve gündüzü anlayabilmesi için karanlık bir odada ses yok, ışık yok, konuşmak yok, mıncıklamak yok :)

Bazı geceler çabuk bazı geceler zor uyudu ama uyudu, üstümde uyuyordu ama uyuyordu :) bu sayede ben de uyuyabiliyordum . Gece emmek için uyandığında, ikimizde sırılsıklam bir halde oluyorduk. Yine karanlıkta konuşmadan, mıncıklamadan üstünü el yordamı ile değiştirip uykusunu bölmemeye çalışarak benim için uzun, yorucu ama sevgi dolu geceler geçirdik.

Sonra işe başlama korkusu sardı beni. Bebeğime uyumayı öğretmek ve onun daha düzenli uyumasını sağlamalıydım. İşe başladığımda bebeğimi bir bakıcıya emanet etmemiz gerekecekti. Annesi olarak ben zaman zaman tahammül edemiyorken elin kadını kim bilir bu huysuzluğu ile yavruşuma neler neler yapardı?

50 günlük olduğunda odasını ayırmaya karar verdim. Bu benim için büyük bir sınavdı hem üzerimde uyumayacak hem de yalnız başına uyuyacaktı. Ama ne yaptıysam işe dönünce evladıma ne olacak korkusuyla yaptım :)

O gece ritüellere başladığımız gece oldu. Akşam 8 sabah 4 arasında bebek ve çocukların büyüme hormonunun salgılandığı en önemli saatler. Bu yüzden bebeğimin uyku ritüellerini, önerilen yatma saatini geçirmeyecek şekilde düzenledim.

Akşam 19:00'da banyo ile başlayan ritüel pijamaların giyilmesi, babaya iyi geceler öpücüğü verilmesi ve yatakta ninni eşliğinde içilen mama ile devam ediyordu. Bebeğim küçük olduğu için, çoğu zaman banyo sonrasında sütünü içerken uyuyakalıyordu. Bu yöntemi uygulamaya başladıktan sonra Ömer kesintisiz 5-6 saat uyumaya başladı. O zamanlar dahi kendisi acıkıp uyanmadığı sürece uyandırıp da gece beslemesi yapmıyordum. Her zaman biberon ısıtıcımızda hazır maması oluyordu. Uyandığı anda mamasını verip uykusuna devam etmesini sağladım. Biberon ısıtıcısını aynı zamanda sıcak tutma özelliği olan bir model seçtim. Böylece gece boyunca bebeğimin içebileceği sıcaklıkta mamamız hazır durumda oluyor.

Mama kutularının üzerinde her defasında taze hazırlanmasına yönelik bir çok uyarı var ancak gecenin bir köründe acıkmış şekilde ağlayan oğlumu mama hazırlamak için bekletmek bana pek cazip gelmedi. Ben anne olarak tercihimi uykusunun bölünmemesinden yana yaptım. Annelik bebeğimiz için en doğru olanı kendimizce seçmek değil mi zaten?

Şu anda Ömer 9 aylık. Hala her gece aynı ritüelleri uygulamaya çalışıyoruz. Artık mamasını içerken uyuyakalmadığı için uykuya geçmesi için yanında oturup sırtını sıvazlamak, elini tutmak gibi şeyler yapıyorum. Artık her şeyi daha iyi anladığı için odasına gidip de uyku saatinin geldiğini anladığı anda basıyor çığlığı :)
Bu çığlıklı dakikaları yatıştırmak için şarkılardan ninnilerden yardım alıyoruz.

Bugün benim doğum günüm, bugün benim özel günüm en sevdiğimiz şarkı :)





06 Ağustos 2013

gazımıza uykumuza çözümü bulduk! yaşasın :)

Annelik biraz da egoyla ilintili sanırım. Ben onun annesiyim onun için en iyisini bilirim dediğim günlerim oldu. Belki gerçekten hissettiğim için belki de burnumdan büyük laflar ettiğim için bilemem. Ama kendimce kendi bebeğim ve benim için bir şekilde gaz ve uyku sorunun çözdük...

Gaz için dönüp dolaşıp geldiğimiz yer anne sütüydü. Madem gaz bebeğe benden geçiyordu o zaman bebeğe bir sürü gaz şurubu- gripe mixture -  dayamakla bir sonuca varamayacaktım. Sorunun köküne inmem, yılanın başını küçükken ezmem gerekliydi !!! Yemeden içmeden kesildim, pişmiş yada çiğ her türlü gaz yapıcı maddeyi hayatımdan çıkarttım ama gazları oğlumun minicik bedeninden çıkartamadım... Aklımda bir anda bir ışık yandı, gazımız olduğunda içtiğimiz ilaçlar iyi geliyorsa o zaman vücudumdaki gazlardan bu şekilde kurtulabilir bebeğimi gazsız sütümle besleyebilirdim.

Doktorumu arayıp ona sormak istemedim.Alacağım cevaptan korktum. Ya hayır olmaz derse ne olacaktı? Kendimce bir çözüm bulmuştum ve bu girişimi baltalayacak herhangi bir şeye tahammülüm olmayacaktı. Herkese doktordan onay aldığımı söylemeyi ihmal etmedim. Anneler yalan söylemez :S
Yıllarca babamla beraber çalışan eczacı kalfası olan abimize telefon açtım ve bitkisel bir gaz ilacından içersem sütüme geçip geçmeyeceğini sordum. Aradığım zaman önemli bir ecza deposunda çalışmaya devam ediyordu. Sektörden haberdardı, prospektüsleri de gayet iyi biliyordu. Şu anda adını veremeyeceğim ama bitkisel olan gaz tabletlerinden sabah akşam 2'şer adet alabileceğimi söyledi.

Eczaneyi aradım tam 8 kutu sipariş verdim...İlaç elime ulaşınca 2 tanesini alelacele yuttum. Yarım saat geçmeden ilaç etkisini gösterdi, oğlumdan çıkartmaya çalıştığım gazların aslında benim vücudumda ne kadar biriktiğini fark ettim :S

Devam eden günlerde anne sütüne eser miktarda geçtiği için ilacı kullanmakta tereddüt etmedim. Ve benim minicik tosun paşam büyüüük büyüüük adamlar gibi gaz çıkartmaya başlayınca dünyanın en mutlu annesi oldum :) Bir bebeğin osuruk sesi annesi için Bach'tan bir melodi gibi :))

Gaz masajlarının da etkisini unutmak mümkün değil. Gaz masajları hakkında tüm detaylı videoları uzmantv'den seyredebilirsiniz....

05 Ağustos 2013

ah bu gazlarla başım dertte...gaz sancılarımız çoka acıklı...

Allah' ım daha on günlük bir bebeğin bu kadar kıvranarak, acı çekerek ağlamasını seyretmek bir işkence olmalı. Hem de yeni doğum yapmış bir anne için...

Bebeğimizin odyometri testi için hastaneye gittiğimizde doktorumuza bebeğin gaz sancısı çektiğini söyledik, nasıl ağladığını anlattık, tarif ettik, ama Nuh dedi peygamber demedi ve bizim bebeğimizin gaz sancısı olduğuna inanmadı bir türlü. Neymiş efendim bebeklerde gaz sancısı ancak on beş günden sonra başlarmış.  İnsan hayatından bir saniyede bile pek çok şey değişirken, bir elin parmakları bile aynı değilken nasıl böyle bir genelleme yapılıyor hala anlayabilmiş değilim. Söylememe gerek yok sanırım o doktoru son görüşümüz oldu.

O kadar minicik bir bedende o kadar gaz nasıl oluşuyor peki? Süt üşür, anneden sütle geçer...Bir çok varsayım var pek tabii ki de bazıları doğru bazıları yanlış. Ama ne olursa olsun her bebek de, her anne de bambaşka.


İlk önce dedik ki anne sütünden geçiyor. O zaman ben daha dikkatli beslenmeli bebeğime gaz yapabilecek her şeyi hayatımdan çıkartmalıydım ve öyle de yaptım. Gaz yapması muhtemel hiç bir şey yememeye başladım. Sonuç değişmedi. Bütün bir hamileliğim boyunca bardak bardak içtiğim ayranlara, peynirlere, daha sağlıklı olduğu için diyetime eklediğim tam buğday ekmeğine veda ettim. Ama sonuç yine değişmedi yine değişmedi. Oğlum 27 Ekim'de doğduğu için tam bir kış bebeğiydi ve kış sebzelerinin neredeyse hepsi de gaz yapma özelliğine sahipti. Peki ben ne yiyecektim? Doktorumuz (sonradan başka bir doktor bulduk) peynir bile yeme demişti. Ama süt veriyordum, yemezsem nasıl süt üretecekti bedenim? Yemezsem süt olmaz ama yersem de gaz olur.Kısır döngünün dik alasını yaşadığımız günlerden birinde o sıralarda 1,5 yaşında olan kızıyla benzer yollarda geçmiş arkadaşım elinde bir şişe Neo Baby ile kapımızı çaldı. O şişeye can simidi gibi sarıldım ve oğluma içirdikten sonra umutsuzca bir mucizenin gerçekleşmesini bekledim. Mucize gerçekleşmedi :) Herkes aynı şeyi söylüyordu 3 aydan düzelir diyorlardı ama daha 15 gün bile olmamışken ben sanki yıllardır uyumamış gibi yorgun ve öfkeliydim. Yorgundum artık bedenimin kendimi taşıyacak hali kalmamıştı, öfkeliydim çünkü bebeğimin ağlaması durmuyordu, elimden gelen bir şey yoktu, ne yapacağımı bilmiyordum ama anneydim bir şeyler yapmam gerekiyordu.



Düzenli kullanırsak bir işe yarar diye ümit ettim, bir hafta kadar düzenli kullanmaya devam ettim, değişen bir şey yoktu. O sırada yeni doktorumuzda randevumuz vardı. Büyük bir ümitle doktorun bana uyku ve gaz sorunumuz için şahane bir çözüm bulacağını ümit ederek bekledim.

Uykusuzluğu ve gazı anlattım, uyku sorunumuzu gaza bağlıyordum hep. Bebeğimin gaz sıkıntısı bitince diğer normal bebekler gibi uyuyacak zannettim hep :)

Bu sefer doktorumuz Nurse Harvey's adından başka bir ilaç verdi. Daha etkilidir dedi. Bu sefer ben eczaneden aldığım bu şişeye can simidi gibi sarıldım. Yine içim umut doldu. Yine hüsranla sonuçlandı, yine hiçbir derdimize çare olmadı.



03 Ağustos 2013

uyutma yöntemleri vol2

Oğlumu uyutmak için kendimce yöntemler denedim denemesine ama burada anlatmak istediğim şey aslında denemelerim sırasında başvurduğum yöntemler, kullandığım ürünler.

Zaman zaman oğlumun uyumamasından delirerek kendisine uyku ilacı bile içirmek istediğim zamanlar olduğunu itiraf ediyorum. Her zaman yapmak istedim ama hiç cesaret edemedim :) o kadar uzunboylu da değildi hatta olamazdı.

Bebeğim doğduğu andan itibaren her şeye kendi başıma yapma hevesim bazı kritik noktalarda kendi başıma kararlar almama da zemin oluşturdu. Belki yorgunluktan belki de çaresizlikten kendimce zararı olmayacağını bildiğim her şeyi denedim.

İlk önce rezene çayı ile başladık. Hem gazını alır, gazı geçince de rahat rahat uyur bebeğimiz diye düşündük. Gazını almış olabilir belki ama uykusunu getirmediğine eminim. Neredeyse 100 ml çayı bir defada cok cok  emen oğlumun faltaşı gibi açık gözleri umutlarımı yere bir etti.

Arkasından bir umut adı üstünde gece çaylarını denemeye başladım. Bizim evin oradaki markette bulabildiğim ilk gece çayını kaptığım gibi eve geldim ve sabırsızlıkla akşamın sekiz olmasını bekledim. Sekiz olduğunda uyku ritüellerimizi yerine getirdik ve biberonda gece çayını verdim. Oğlumu uyuttum. Aslında sorunumuzun oğlumun uyumaması değil çoğunlukla uykuya devam etmemesi yönündeydi. Ama gece çayı imdadımıza yetişti ve uykularımızda bize derman oldu diyebilirim. Çevremdeki pek çok arkadaşımda benim gibi uykusuz bebek annesi olduğu için deneyimlerimizi paylaşma fırsatımız da oluyordu. Ben belki doğru belki yanlış çocuğumla ilgili kararlar alırken kimseye danışmadım. Çünkü herkesin her konuda yaklaşımı farklı, ben daha çok içgüdülerimi dinleyerek hareket ettim ve çok şükür pişman olmadım. Belki de uykuya dalmasını kolaylaştırmak için çok küçük bebeklere bu şekilde çay takviyesi vermek doğru değildi ama o kadar minicik bir bebeğin o kadar uykusuz kalması da doğru değildi bence. Annesi olarak kötünün iyisini seçtim.


Gece çayları da bir süre sonra etkisini yitirmeye başladı. İşte o noktada imdadıma yetişen anason çayı uyku eğitiminde en büyük yardımcım oldu. Fazlasına kaçmamak için gece çayının içine eczaneden alıp demlediğim anason çayından biraz biraz karıştırarak hem oğlumun gaz sorununda büyük bir adım attım hem de uyku yüzü gören lohusalık cinlerim yerini lohusalık meleklerine bıraktı :)

02 Ağustos 2013

klasik annelik isyanı, bu çocuk hiç uyumuyor :)

Geçen gün de yazdığım gibi eskiden bebeklerin gözü kırk gün açılmazmış, bizimki kırk gün kapanmadı :)
Daha hastanedeki ilk gecede aslında oğlum kendini belli etmişti . İlk gecemizde minik koalam sadece göğsümde uydu...Yanımda refakatçi olarak kalan annemin hemşireyi çağırıp bebeği odadan göndertmesine çok bozulmuştum ama o kadar uykusuz ve yorgundum ki hayır da diyememiştim. 9 ay süren özlemden sonra bende ilk günlerde oğlumu uyurken, uyanıkken bir dakika bile kucağımdan indirmek istedim. Belki de ilk günlerdeki bebeğimi kucaklama sevdam sonradan beni çok yoracak alışkanlıkların başlangıcıydı.

Hastaneden çıkıp eve geldiğimiz ilk gece de hayatımızda bir şey değişmedi. Hatta daha da kötüsü oğlum neredeyse sabaha kadar ağladı. Birazcık uymayı başardığında bende çoktan perişan olmuş durumdaydım.

Her ne kadar üzerinden çok zaman geçmemiş olsa da şimdi o ilk günleri hayal meyal hatırlıyor gibiyim.

Evdeki ilk günlerimde bebeğim kucağımda aynaların önünden geçerken kendimi seyrettiğimi hatırlıyorum. Evet diyordum kendi kendime işte en sonunda yavrum kucağımda. En sonunda çok istediğim bebeğime kavuştum :)

Bir de her şeyi kendim yapıcam diye tutturdum. Aslında hala da öyleyim biraz :) Annem kıskanç olduğumu düşünüyor :) Bebeğimin en minicik ihtiyacı ile bile kendim ilgilenmek istedim. Altını değiştirmeyi, üstünü değiştirmeyi hatta banyosunu yaptırmayı bile kimselere bırakmadım. Tabii ki çok yoruldum. Aynı şarkıdaki gibi 'Sana aşık yalnız ben, ben olayım sevgilim'

Sonra zaman geçti ve ben daha çok yorulmaya başladım. Çünkü günün büyük bir bölümünü uyuyarak geçirmesi gereken bebeğim benimle yatıp benimle kalkar olmuştu. Emzirirken uyuyakalıyordu, kalkıp yerine yatırmamla beraber çığlık çığlığa ağlamaya başlıyordu. Oğlumu uyutmak için denemediğim yol, kullanmadığım şey kalmadı.

Yorgunluğumun üst noktaya çıkmasıyla beraber uyku konusunda derinnn bir araştırma sürecine girdim. Bir taraftan emzirip diğer taraftan da çocuğumu nasıl uyutacağımı neler yapmam gerektiğini öğrendim. Uyku konusunda bir çok yöntem var. Ferber, Hogg, Kim West gibi.. Aslında hepsi aynı metodun daha yumuşak yada daha sert versiyonları. Hepsinin ortak özelliği ise uyku eğitimine bebek 4 aylık olmadan başlanmaması gerektiği. İşte bu noktada ben kendi metodumu uygulamaya koydum. 4 ay çok geçti ve benim 4 ay sabredecek gücüm kalmamıştı.

Kitapları okuyup yalayıp yuttuktan sonra ne bebeğimi ağlatmak işime geldi nede 4 ay beklemek. Okudum ve kendi bebeğimin karakterine göre onu yormadan kendimi sıkmadan uyumayı ona nasıl öğretebileceğimi düşünmeye başladım.

Evet 4 ay beklemeyecektim ama bütün kitaplarda bahsedilen ritüelleri de ihmal etmeyecektim. 15 günlük olduğunda kitaplardan da öğrendiğim üzere uykuya dair ilk dersimize başladık. Gece ve gündüz...Sadece 1-2 akşam sonra oğlumun gece ve gündüzü ayırabildiğini farkedince kendimle de minicik koalamla da gurur duydum.